11 Haziran 2012 Pazartesi

hızmaktan hızıntı

köşeyi dönen kamyonu görüyorum. üzerime ışık tutuyolar kaçamiyim diye. dere tepe aşarak binaların arasına koşuyorum. ismimi haykırıyorlar megafondan. o an "ismimi nerden biliyorlar?" diye düşünmenin sırası olmadıgına kanaat getiriyorum.

masayı titreten usb vantilatörün sesiyle ve tepemde yanmakta olan beyaz tasarruflu ampulün aydınlığı ile uyanıyorum efenim. bikaç saniye mal gibi etrafa bakındıktan sonra elimdeki -yatmadan önce açtığım sigara paketinin- çöpleri, yatağımdaki sigara paketlerini daha iyi seçmeye başlıyorum. en azından bu sefer, hızmadan önce gözlüğü çıkarmayı akıl ettiğim için kendimi tebrik ediyorum.

gözlerimi ovuşturarak, elimi yüzümü yıkamadan bir sigara tüttürüyorum efenim. ve arkama yaslanıp, başlayan günüme küfrederek merhaba diyorum.

ve mutlu sonnnn <3 onlar ermiş musakkaya, biz ezelim kerevizi

10 Haziran 2012 Pazar

hani derler ya

bana balık tutmayı değil, tuttuğunu ***meyi öğret kurbaa reyiz!


satmayın lan artık


jennifer lopez götünü, britney spears'ın yüksek doz alıp üzerine 5 kilo makyaj atılmış suratıyla birleştir,
al sana orda burda parfüm satan kızlar.

lütfen artık parfüm satma bahanesiyle genç ergenlerin...
neyse.

7 Haziran 2012 Perşembe

demeseydim

hayat güzel, değil mi dedim ona.
tek fırtta bitirmek istercesine yüklendi sigarasına.
gözleri doldu önce,
isteksiz bir "güzel..." fısıldadı rüzgar kulağıma.
yermiş gibi yaptım ben de,
aşure kadar tatlıydı çünkü.